Yolcu Uçaklarında Neden Paraşüt Yok? Fırlatma Koltuğu Neden Takılmıyor?
Geçen bir uzman tarafından kaleme alınan ve çok hoşuma giden bir yazı okudum. Muhtemelen sizin de merak ettiğiniz bu konuyu onun yazısını kısaltarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tüm ticari yolcu uçaklarına paraşütlü fırlatma koltukları takmak çok maliyetli mi olur?
Ya da neden bunca yıl geçmesine rağmen bu tarz acil durum kurtarma koltukları takılmıyor?
Yolcu uçaklarında neden paraşüt yok?
Elbette siz de bunu düşünüp, ‘takmadıklarına göre demek ki olmuyor, vardır bir bildikleri’ demiş olabilirsiniz.
Ancak bunların nedenlerini açıkça söyleyebilmek için adını koymamız gerekli. Gelin beraberce bakalım.
Bir yolcu uçağında, savaş uçaklarında kullanılan fırlatma koltukları neden kullanılamaz kısmına geçmeden önce bu koltukların ne olduğunu anlayalım.
Fırlatma koltuğu jet uçaklarında pilotun hayatını kurtarmak için son anda kullanılan ve pilotu uçaktan yüksek hızla fırlatarak paraşütle yere güvenli iniş yapmasını sağlayan (sağlamaya çalışan) bir sistem.
En kaba tabiriyle pilotun koltuğunun altına yerleştirilmiş bir roket gibi bir düzenek.
Bu yüzden fırlatma koltukları söz konusu olduğunda farkında olmadığımız ya da anlamamız gereken bir kaç nokta bulunmakta.
Çoğu savaş pilotu, eğer bir uçaktan atlarlarsa, bu hayatlarında ilk ve son fırlayışları olmakta.
Yüksek maliyete sahip savaş uçaklarına büyük titizlikle bakım yapılıp bir çok kontrolden sonra uçuşa hazır hale geldiği için milyonlarca doların neden çöp olduğu soruşturmaları vs.. sürerken zaten pilot bir daha çok zor uçabilmekte. Tabi o da pilotun kalıcı bir sağlık problemi oluşmamışsa.
Bir fırlatma koltuğu, pilotun uçağı kurtarmak için denediği tüm yollar bir işe yaramadığında acil çıkış noktası, ölmeden önceki son duraktır. Hepsi bu.
Fırlatma koltuğunu kullanan pilotların büyük omurga hasarı, kırık uzuvlar gibi sorunlar yaşaması hiç de alışılmadık bir durum değil.
Fırlatma sonucu oluşabilecek yaralanmaların listesi oldukça uzun.
Omurilik hasarı meydana gelmesi pilotlar içi berbat bir durum. Ama ölmekten daha iyi olduğu için bel hasarı tabii ki tercih edilebilir bir durum.
Uçaktan fırlamak ne kadar tehlikeli?
Herhangi bir fırlatmada, doğal olarak son derece acı verici olacaktır, çünkü sizi yukarı doğru itmek için koltuğun altında etkili bir şekilde bir roket/bomba tarzı bir düzenek vardır.
Modern fırlatma koltukları, pilotu 12–14 G hızında fırlatır.
Daha eski nesil uçaklarda pilotlar 22–24 G hızında fırlatılırdı ve bu yüzden ani gelişen bir çok sağlık problemleri hatta pilot ölümleri baş gösterirdi. Bunu önlemek için bu fırlatma gücünü üreticiler limitlediler.
Şu resme dikkatle bakıldığında, yardımcı pilotun fırlatma anında kafası baş desteğinin altında ve normalden daha kısa olduğu görünüyor.
Bu, fırlatma basıncının omurgasına uyguladığı yüksek yükten kaynaklı sıkışma yüzünden olmakta. İşte eğer bir şey olacaksa, bu, fırlatmadan kaynaklanan uzun vadeli sağlık sorunlarının da sebebi sayılmakta.
Yani bu iş için hazırlıklı olmayan bir bünyenin kaldırabilecek bir yük değil.
Diğer sağlık sorunları arasında;
- bilinç kaybına yol açan beyindeki ani kan kaybı,
- delicesine keskin yukarı hareket nedeniyle iç organ hasarları,
- kokpitten ayrılırken potansiyel yüksek rüzgar hızları nedeniyle kırık kemikler ve daha fazlası olabilmekte.
2. Savaş pilotların çoğu sağlıklı ve bir çok sağlık ve dayanaklılık testinden geçmiş, bir çok defa G kuvvetine maruz bırakıldığı eğitimler almış 20-35 yaşında erkekler olmakta.
Videodaki 1:13. dakikaya dikkat ederseniz, her insanın bu basınca dayanıp dayanamayacağı anlaşılacaktır.
Fırlatma koltukları ile ilgili Tolga Özbek tarafından yazılmış şu yazıyı okumanızı öneririm.
Peki ticari uçak yolcuları?
85 yaşındaki bir teyzeyi, kalbi, şekeri olan bir amcayı fırlatma koltuğuyla uçaktan atmanın sonuçlarını hayal edebiliyor musunuz? Ya 4 yaşında bir çocuk nasıl olur? Kucaktaki bebekler ne olacak?
Fırlatma koltuğu teknik olarak bir bombadır.
Bu kol çekildiğinde, koltuk kelimenin tam anlamıyla uçaktan dışarı mermi gibi fırlıyor.
Mikrosaniyeler içinde, patlayıcı cıvatalar pilotun başının üzerindeki tenteyi açar ve ardından koltuğunun altındaki bir roket ateşlenerek pilotu havaya fırlatır.
Pilot mental ve fiziki olarak da maruz kalacağı etkiye hazır ve tıpkı eğitimlerde öğrendiği gibi uygun fırlatma pozisyonunda hazır bekler.
Şimdi ticari bir yolcu uçağını bu koltuklardan 300 kadar doldurduğumuzu hayal edelim. Tabi bir de uçağın tavanı kesmek için bir de makas ya da maket bıçağı gibi bir şey gerekecek.
Fırlatma koltukları inanılmaz derecede pahalı ve ağırdırlar.
Unutmamak gerekir ki, bu düzenek aslında bir bomba. Savaş pilotları bunu kullanabilir çünkü sadece 50 feet havaya fırlamaları gerekir…
Ayrıca savaş uçaklarının itme gücünden başka bir şeyleri yoktur.
Yani bir savaş uçağı temelde onu yönlendirmek için kanatları olan bir motordur.
Savaş uçakları bu ağırlığı kaldırabilir. Her kilogram kargonun ekstra yakıt gerektirdiği ticari bir yolcu uçağında bu koltukları kullanmak pek mümkün değildir.
Uçağı inanılmaz derecede ağırlaştıracak, yakıt sarfiyatını çok fazla artıracak, uçağın bagaj hacminden yiyecek, ve belkide uçağın ömrü boyunca hiç kullanılmayacak bir sistemden söz ediyoruz.
Fırlatma koltuğu yolcu uçaklarında gerekli değildir.
Bir yolcu uçağı sıradan bir otomobil ya da otobüsten inanılmaz derecede güvenlidir. Elbette bu noktada teknik olarak ‘güvenli olmak’ nedir sorusunu sorabilirsiniz.
Bir otomobil ile bir uçağın kaza yapma davranışları birbirinden tamamen farklı. Yani kimine göre bu benzetme tamamen anlamsız olmakta.
Bir araba aniden kaza yapar. Yani bir kaç saniyede her şey olur biter. Araç sürücüsü genellikle bir aksiyon alacak fırsatı bile bulamayabilir.
Öte yandan uçak böyle değildir. Kazanın, yani yere çakılmanın (çoğu kazada) gerçekleştiği ana kadar belli bir süre geçer. Bu süre içinde bir güvenlik önlemi alınabilir diye düşünenler de var.
Chesley Sullenberger herkesin fırlatılmasını emretseydi US Airways 1549’a ne olacağını hayal edebiliyor musunuz? Bu, meşhur “Hudson Mucizesi” denilen olay.
Bu kazada görülen bir grup canlı yolcunun olduğu böyle resimler yerine, bir teyzenin Empire State binasının dışında bir paraşütte asılı kaldığına dair hikayeler olurdu…
Bebekler taksiler tarafından ezilirdi falan… insanlar binaların yanlarına çarpıp ve düştüğü bir resim… Hudson’a inen ve kendi başlarına oldukları ve kendilerine yardım edilemediği için boğulan insanlar…
Bu ekstrem bir örnek diyebilirsiniz ancak istatistiklere göre uçak kazalarının en büyük bölümü kalkış ve iniş aşamalarında gerçekleşmekte. Yani fırlatma sistemi olsaydı bile kullanmak in gerekli alan ve yükseklik problemi olabilirdi.
Yolcular isyan eder.
İnsanlar zaten uçaklardaki diz mesafesi eksikliğinden ya da uçuş görevlilerinin emniyet kemeri işaretine sinirlenmelerinden sürekli şikayet etmekteler. Şimdi bu fırlatma koltuğuna bağlı olduğunuz 6 saatlik bir uçuş yaptığınızı hayal edin. Oldukça çekilmez olurdu büyük ihtimal.
Yüksek hız ve yüksek irtifada fırlatma, giysilerinizi yırtabilir.
(Ve tüm iniş için oksijene ihtiyacınız olacak.) Oksijen konusunu bir kenara bırakalım.
Diyelim ki bir mucize oldu ya da superman gibi özel güçleriniz var ve 40.000 fitten arızalanan bir uçaktan fırlatıldınız ve nefes alabildiğinizi varsayalım.
Ama dışarı fırlatıldıktan sonra etrafınıza baktınız ve gördükleriniz inanılmaz. Etrafta uçuşan yüzlerce çıplak insan… Tabi buna siz de dahil.
Nedenine şaşırmamak gerek. Bir savaş pilotu olsaydınız giydiğiniz uçuş kıyafetleri bu durumlar düşünülerek tasarlanmış sağlam malzemelerden olacaktı. Ama uçaktaki 250 kişinin çoğu standart tekstil, t-shirt pantolon vs. ile uçuyordu.
Aniden yüksek hızlarda rüzgara maruz kalmak belki superman vücudunuza zarar vermedi ama, insanların üstündeki kıyafetleri rahatlıkla yırtıp atacak güçteydi.
Pardon bu arada, nefes alsanız bile, hava sıcaklığı donma noktasının çok altında olacak.
Peki çözüm?
Geleneksel jet uçaklarında kullanılan bu koltuklarla düşen bir uçaktan yolcuların kurtarılamayacağı ortada olsa da, uzmanın görüşlerine katılmayan ve farklı yollarla, farklı şekilde bir tasarımla bu işin yapılabileceğini savunan insanlar da mevcut.
Bilinen ticari uçak tasarımlarına bağlı kalmadan farklı yöntemlerle insanların hayatlarının kurtarılması elbette çok iyi olurdu ancak günümüz rekabetçi hava taşımacılığında 1kg yükün bile önemli olduğunu düşünürsek, nasıl bir icatla hem uçakta bulunan yüzlerce insanı kurtarıp hem de bagaj hacminden kaybetmeden bu iş yapılabilir ancak gelecek teknolojik gelişmeler bize gösterecek.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Bu da ilginizi çekebilir: Apple dizüstü bilgisayarlar neden diğer dizüstü bilgisayarlara kıyasla sessiz?